Başta olmayacakmış gibi gelir. O kadar karmaşık gözüküyordur ki... Belki 100 kere "yapamayacağım sanırım" dersiniz.
Hani bir de şu söz vardır; "başlamak bitirmenin yarısı" derler. Siz de bir yerden başlarsınız. Belki gerekli cesareti toplamışsınızdır belki de sadece mecburiyetten... ama dedikleri gibi başlamak bir şeyleri değiştirir.
Bir süre sonra izlemeniz gereken yolu az çok kestirmişsinizdir. Önce bu karmaşa bir düzene girmelidir. Yeri gelir karmaşıklığın bile bir düzeni olabilir. Sonra düzeni anlarsınız yavaş yavaş...
ve tabi yapmanız gerekeni de. Sanırım asıl olan; ne zaman vazgeçtiğinizdir. Kaç dakikada, kaç saatte, kaç ayda sıkılıp işin peşini bıraktığınızdır. Çabuk vazgeçenin sonuca ulaşamayacağı belli bir gerçek.
Bir de belki her gözün gördüğü renk bir değildir.
Hepsini aynı renk gören gözdense, yakından bakıp ton farklılıklarını ayırd eden göz daha çabuk sonuca ulaşır. Belki sadece renk değil, daha çetrefilli zorluklar da vardır. O boşluğa her parça oturur sanki. Oturur oturmasına da, sona yaklaştıkça bir yerlerde bir şeyler ters gider. Çünkü, o yere oturacak doğru parça sadece 1 tanedir. Aksi halde elinizde yanlış parçayla kalakalır, ne yapacağınızı bilemezsiniz. O yüzden "oldu sanki" deyip geçmemek, 4 köşesi de birbirine uymuş mu kontrol etmek şarttır.
"-Sadece emek mi, sabır mı ?" diye sormak hatta isyan etmek de hakkınızdır tabii ki.
"-Hayır" Şansın da yanınızda olması şarttır.
Çünkü bazen asi ve beklenmedik bir rüzgar gelir ve 1 parçayı uçuruverir bilinmedik bir yere. 1 parça hep eksik çıkar sonunda. Ne yapsanız olmaz!
Şans çoğu zaman yanınızdaysa ya da ne bileyim siz pencereyi açık bırakmamayı akıl ettiyseniz, zafer sizindir. Hiç olmayacakmış gibi gözüken bir karmaşadan, böyle güzel bir tablo çıktığına/çıkarttığınıza bakıp, gururlanırsınız. E size yardım eden birileri olur da birlikte yaparsanız tüm bunları; birlikte gururlanır, birbirinize [başkasının anlayamayacağı] bir gülümseme fırlatır, kim bilir belki de kutlamaya gidersiniz...
Benim bildiğim Puzzle, hobiden çok daha fazlasıdır..
Not1: Çoğu insan "1 parçasını kaybedersek bittik" diye düşünür ama puzzledaki her parçanın yeri belli şekilde kodlanmıştır ve üretici firmaya mail atıp bu parçayı istemek gibi bir hakkınız vardır. Yani o parça hep eksik kalmak zorunda da değildir!
Not2: Tablo Van Gogh`un muhteşem eserlerinden bir tanesidir. Ölmeden önce yaşadığı Paris yakınlarındaki Auvers-sur-Ouse kasabasının klisesidir. Hala da olduğu yerde durmaktadır. bkz
Not3: Film afişinde Van Gogh`un başka bir eserinden esinlenilen Paris`te Gece Yarısı filmi de seyredilesi bir filmdir. İnsana adeta, Woody Allen`in Vicky Cristina Barcelona`dan sonra kendini affettirmek için bu filmi çektiğini düşündürtür :)
Not4: Başlığımı buldum galiba, "ÜRETİCİ FİRMA" :)