Hemoroid (basur) anüs ve alt rektumda bulunan damarların şişmesi ve bazende iltihaplı halidir. Hemoroid çok yaygın bir rahatsızlık durumudur. Bu sorun ağrılı olabilir, ancak genellikle ciddi değildir. Pelvik ve rektal bölgedeki damarlar üzerinde çok fazla baskı hemoroid oluşmasına neden olur.
Bağırsak hareketleri sırasında İshal veya kabızlık gibi ya da gebeliğin son 6 ayında artan baskı ıkınma gibi (en sık nedeni) ya da fazla kilolu olmak da hemoroide yol açabilir.
Hemoroid tedavisinde ev tedavileri kullanarak ve yaşam tarzı değişiklikleri ile bu rahatsızlık önlenebilir.
1. Semptomları Hafifletme
Şişkinliği rahatlatmak için, anal bölgeye soğuk kompres veya buz torbası uygulayın. Bir gün boyunca iki ya da üç kez 10-15 dakika ılık suda anal bölgeye kompres rahatlama sağlar. Bir sıcak su oturma banyosu da etkilidir.
2. Ev Yapımı ilaçların Uygulanması
Elma Sirkesi : Tuvalet kağıdı veya bir parça pamuğu Elma sirkesine batırın ve anal bölge üzerinde uygulayın bu bölgede inflamasyonu azalır Belirtiler düzelene kadar bun yöntemi uygulayın. Ayrıca oturma banyosu için sıcak suya yarım fincan elma sirkesi ekleyebilirsiniz.
Devamını Oku »
Sevgi'nin Modası
10 Mart 2014 Pazartesi
7 Mart 2014 Cuma
Makyaj Temizleyiciler // Bioderma, Garnier, Roc ve Nuxe
Son zamanlarda elimde 4 farklı makyaj temizleyicisi birikince tek tek değilde, topluca bir karşılaştırma yazısı yazmak istedim. Ürünlere geçmeden önce makyaj temizliği hakkında önemli bulduğum birkaç hususu da belirtmek istiyorum.
**Makyaj temizliği bildiğiniz gibi atlanmaması gereken bir husus. Ben akşam eve geldiğimde makyajı hemen temizleyip geceye öyle devam ettiğim hafta ile, üşenip gece yatana kadar temizlemediğim hafta arasında cildimde bariz fark görüyorum. Temizlemediğim dönemlerde sivilcelerde artış oluyor.
**Cilt bakım ürünlerin temizleyicisini, makyaj temizlemek için yeterli görmüyorum. Örneğin ben uzun suredir Clinique anti-blemish setin köpük temizleyicisini kullanıyorum ama cildimde makyaj varsa, öncelikle makyajı temizleyip ardından onu kullanıyorum. Bu şekilde daha iyi etki ettiğini düşünüyorum. Aksi halde tek başına makyajı temizlemekte yetersiz ve yararsız kalıyor. Aynı şekilde maske yapacaksam da önce makyajımı temizliyorum mutlaka.
Bioderma Sensibio H2O malumunuz çoğu kişi tarafından bilinen ve çok sevilen makyaj temizleyicilerden bir tanesi. Ben de su kıvamındaki makyaj temizleyicileri daha çok seviyorum. Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu adı altında ona çok benzer bir ürün çıkardı yakın zamanda. Sadece meraktan aldım ve ikisini birbiri ile kıyasladığımda, çok bariz bir fark göremedim ben. Ambalajlarının şirinliği, temzileme etkileri ve ciltte bıraktıkları his çok benzer geldi. Belki Garnier ciltte bıraktığı hissiyat açısından bir tık daha geride olabilir.
Kendi adıma ikisini de cildimde bırakmayı sevmiyorum. En baştan beri yıkamaya alıştığım için az da olsa rahatsızlık veriyor bana. Ayrıca tonik adına kullanılmasını da manalı bulmuyorum. Bu nedenle cildi yumuşatır, canlandırır gibi vaatlerini de değerlendirmeye almıyorum.
Göz makyajı konusunda ikisi de "eh işte" kıvamında. Ambalaj olarak da gayet kullanışlılar. Bu aşamada en belirgin farkları fiyatları gibi gözüküyor. İkisini de indirimli zamanında aldığınızı düşünürsek Bioderma 25-30tl`ye gelirken, Garnier 8-9tl`ye geliyor ve Garnier`e ulaşmak daha kolay. Yinede markanın verdiği güven dolayısıyla Bioderma ile devam ederim gibi geliyor bana.
İçerik listeleri de çok çok farklı değil, ikisinde de paraben yok. Bioderma`da artı olarak meyve özleri olduğu yazıyor ama eksi olarak da PEG6 içeriyor.
Nuxe Gül Özlü Makyaj Temizyeme Solüsonu; makyajı temizleme performansı açısından Bioderma`dan çok farklı değil yine. İçerik olarak da benzer. Artı olarak çeşitli gül özleri, çiçek özleri ve yeşil çay içeriyor. Ciltte bıraktığı yıkama isteği diğerlerinden daha fazla. Hemen hiç bekletmeden yıkadım ben ama gül suyunun doğal tonik olarak kullanıldığı göz önüne alınırsa, yıkamadığınızda cilde olumlu birtakım etkileri olabilir diye düşünüyorum. Ben hem duruladığım hem de araya bir sürü başka temizleyici karıştırdığım için bu manada bir artı göremedim ama bir şans verilebilir.
Gül ya da gül suyu kokusunu sevmeyen birisi olarak kokusunu rahatsız edici bulmadım. En olumsuz tarafı ise fiyatı sanıyorum. 200ml`lik ürün fiyatı 45-50TL arasında. Bu durumda sadece makyaj temizleyici sıfatı ile değil de, içindeki özlerin cilde iyi geleceği düşüncesi ile alınabilir belki. Özellikle alkollü tonikleri kullanmayan cildi hassas olan kişiler düşünebilir.
Roc Makyaj Temizleme Sütü, bir zamanlar Roc ürünlerin çok memnun kaldığımı hatırlıyorum. Uzun süre sonra yeni bir Roc ürünü almak çok nostaljik geldiği için almıştım bunu resmen :) Kendisi 3 etkili bir ürün, temizleme-tonikleme ve nemlendirme vaad ediyor. Tonikleme kısmını çok bilemiyorum ama temizleme işlevi güzel, nemlendirme işlevi de fena değil.
Diğerlerinden en bariz farkı süt/losyon şeklinde olması. Bu da tercih meselesi biraz. Ben başta dediğim gibi, su şeklinde olanları daha çok seviyorum ama arada bir losyona geçmek de fena gelmiyor. Pratiklik gerektiren durumlarda daha elverişli olabilir ama genelde birkaç işlevi aynı anda yapan ürünler yerine tek işlevi düzgün yapan ürünler tercih ediyorum. İçerik listesi de diğerlerine nazaran oldukça kabarık ve 2 çeşit paraben içeriyor. Fiyatı da 35-40tl civarındaydı diye hatırlıyorum.
Daha önceki zamanlarda Yves Rocher, Nivea gibi birkaç makyaj temizleyicisi daha denediğimi de hatırlayınca, uzun vadede yola Bioderma ve zaman zaman da Garnier ile devam edeceğim sonucuna varıyorum.
**Loreal`in yeni çıkardığı 3 etkili makyaj temizleme suyunu da denedim, onu da ekleseymişim keşke bu listeye ama unutmuşum. Onu ben hiç beğenmedim nedense. Temizleme performansında pek sıkıntı olmasa da, yüzümde hafiften yapışak bir his bıraktı. 1 kutuyu zor biteceğim sanırım.
Evernote ile tanışmaya hazır mısınız?
Geçtiğimiz hafta çok güzel bir 5 çayı etkinliğinde Evernote ile tanışmak üzere Ortaköy Kafe pi de buluştuk, sohbet elbette ki çok keyifliydi, Evernote un iletişim danışmanlığını yapan Promedya'dan Berk Bey ve Nevcan Hanımlar bizi çok güzel ağırladılar, kendilerine buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum:)
Peki nedir bu Evernote?
Dünyada 80 milyonun üzerinde kullanıcıya sahip, kısaca not tutma uygulaması olarak bilinen Evernote biz internet tutkunlarının alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçlıyor:)
Evernote hem özel, hemde iş yaşamımızı düzenli hale getirebilecek özellikler içeriyor açıkcası, bunlardan bir kaçına değinecek olursam eğer;
Örneğin Skitch özelliği ile internetten bulduğumuz hoşumuza giden objelerin yada kıyafetlerin üzerine bu özellik sayesinde işaretleme yapabiliyor ve dikkati çeken noktayı vurgulayabiliyoruz.
Web Clipper özelliği sayesinde hoşumuza giden modelleri, objeleri, not defterimize kaydetmek artık çok kolay.
Bir diğer özellik ise Kalabalık gibi görünen web sayfalarından hoşlanmıyorsanız gözünüzün yorulmasını engellemek amacıyla Clearly’i kullanarak incelemek istediğiniz sayfayı sadeleştirebilirsiniz.
Örneğin doğallığı seviyor ve günlük hayatta tablet kullanmayı tercih ediyorsanız Evernote Penultimate ile notlar yazıp kaydedebilir, çizimler yapıp onları renklendirebilirsiniz.
Kartvizit tarama özelliği ile kişilerin iletişim bilgilerini not defterine kaydederek, o kişiyi daha kolay hatırlayabiliyoruz.
Eğer yine de not tutmak benim vazgeçilmezim diyorsanız eğer, moleskine defterleri kullanarak aldığınız notları evernote sayfa kamerasıyla not defterine tarayabilir üzerine notlar da alabiliriz:)
Yazdıklarımdan da anlaşılacağı gibi çok hamarat, hamarat olduğu kadar da hayatı kolaylaştırmayı amaçlayan bir uygulama, dünyadaki 80 milyon insan gibi ben de kullanmaya başladım, peki siz hiç denediniz mi? Seviyor musunuz Evernote u, belki benim bilmediğim başka özellikleri de vardır, paylaşmak isterseniz eğer yorumlarınızı bekliyorum:)
Sevgiler.
6 Mart 2014 Perşembe
MAC Pro Longwear Concealer
Uzun zamandır hangi gözaltı kapatıcısını kullandıysam hep hüsran, hep hüsran, gerçekten hiçbirinden tam anlamıyla memnun kalamıyorum, ya kapatıcılığı yetersiz kalıyor, ya tonu tutmuyor, ya çizgilere doluyor vs. göz altlarım da bir hayli sorunlu olduğundan, kullanmadan da olmuyor, hiç makyaj yapmayacaksam bile ilahaki gözaltı kapatıcım sürülecek, o derecede takıntılı sayılırım, durum böyle olunca da, kullanmadığım gözaltı kapatıcısı kaldımı acaba diye düşünürken, uzun zaman önce kullandığım ama nedendir bilinmez bitince tekrar almak aklıma gelmeyen MAC Pro Longwear concealer a hızlı bir geri dönüş yaptım.
Kadıköy MAC de Sevgili Berat öyle güzel uyguladı ki, hemen sahip olmak istedim ürüne:) Berat ürünü kullanmadan önce göz altlarıma MAC Mineralize Charged Water uyguladı, hatta bu ürüne de aşık oldum en kısa zamanda alınacaklar arasına ekledim bile.
Göz altlarım çok kuru olmasa bile MAC Pro Longwear iyi bir göz altı nemlendiricisi ile kullanmanız şart çünkü inanılmaz kurutuyor cildi, ama kurutsa da enteresandır çizgilere dolma sorunu pek fazla yaşamıyorsunuz.
Ürün cam şişede pompalı bir mekanizmaya sahip, bu açıdan da biraz kötü çünkü çok fazla ürün geliyor elinize, fazla geleni ben başka başka yerleri kapatmada kullanıyorum.
Ürünün bendeki rengi NC20 ki benim tenime tam uydu, ne fazla açık ne de koyu, zira çok açık concealer kullandığımda gözaltı morluklarım daha belirgin oluyor gibi geliyor bana...
Ben kapatıcıları fırça ile kullanmayı seviyorum, bu ürünü de fırça ile kullanıyorum ve gayet iyi sonuç veriyor, ecotools air brush concealer fırçası ise biçilmiş kaftan bence.
Morlukları inanılmaz güzel kapatıyor, nemlendirici ile kullanırsanız yapay durmayan aydınlık bir hava veriyor, sevdim.
Gözaltları benim gibi çok sorunlu olan ve tam kapatıcılık isteyenler bence mutlaka bir şans verin ben gerçekten sevdim ve uzun zaman değiştireceğimi sanmıyorum.
Sevgiler.
4 Mart 2014 Salı
MAC // Creme in Your Coffe Ruj
Bir önceki yazının ardından bu MAC yazısı biraz manidar oldu sanki :) ama o yazının ana fikri, pahalı kozmetikleri almayın değil, sadece beklentinizi çok yükseltmeyindi. Bu beklentinin fazla yüksek olmaması gerektiğini bildiğimden, çok fazla MAC ruj almışlığım yoktur ama bazen karşı koyamayacağım renkler olmuyor değil.
Bir sürü renk olan MAC ruj standında bir baktığım rengi bir daha bulamam aslında ama bu renge üst süte birkaç sefer elim gitti farkında olmadan. Öyle olunca da daha fazla düşünmeden almak istedim. Cremesheen serisinden Creme in Your Coffe ismine ayrına ayrıca bayıldığımı da belirtmek isterim.
Rengi günlük kullanıma uydun, tam olarak fotoğraflarda görüldüğü gibi. Pembe alt tonlu diye tanımlamışlar ama değil bana göre. Genelde kahverengi diye adlandırılan rujlardan uzak durmama rağmen, bunu çok severek ve çok rahat kullanıyorum. Çok koyu durmuyor.
Sürümü ve yapısı da oldukça güzel. Kremsi yumuşak bir yapıda ve parlak bitişli. Yapış yapış ya da ıslak bir hissiyat bırakmıyor. Tek olumsuz yanı kalıcılığının düşük olması sanırım. Hiçbir şey içmezsem 1,5-2 saat kadar kalıyor. Ben mat seriden rujlara alışkın olduğum için bana çok kısa geldi. Bu serinin matlar kadar kalıcı olmayacağını bildiğim halde, rengine dayanamadığım için aldım.
Ruj renkleri konusunda çok çığır açamıyorsanız, benim gibi benzer doğal pembeler etrafında dönüp duruyorsanız sürekli, bu doğal kahverengine de mutlaka bir bakın derim. Verdiğim paraya üzülmediğim, bitene kadar sıkılmadan kullanacağım bir ruj oldu benim için.
3 Mart 2014 Pazartesi
Black Winter...
Bu gün bir stil postu ile karşınıza geliyorum ve bundan sonra eğer severseniz yazılarımda Stil postlarına yer vermeyi düşünüyorum, umarım beğenirsiniz:)
Kış aylarında siyahtan vazgeçemiyorum gerçekten çok seviyorum, özellikle beyazlar ile kullanmayı, özellikle çocuklarla birlikte dışarıya çıkacaksam genellikle böyle kombinlere gidiyor elim, hem rahat hem de şık olmak her zaman favorim:)
Fotoğraflarda acemiliği hissedeceğinizi düşünüyorum ama zamanla alışabilirim belki:)))
Yorumlarınızı bekliyorum:)
Yorumlarınızı bekliyorum:)
Mutlu Haftalar:)
Ama bu oğluşlu fotoğraflar stil postuna pek uygun olmadı ama koymasam olmazdı:)
Sevgiler:)
Ayakkabı ZARA
Mont:MANGO
Çanta:LV
İpek Bluz:ZARA
Şapka:H&M Kids
Denim:MANGO
28 Şubat 2014 Cuma
Bir MAC`im Bile Yok, Anlıyor musun ?
Cilt bakımı ve makyaj ürünlerine ayırdığınız özel bir bütçeniz var mı bilmiyorum ama bir şekilde sürekli alım halindeyiz çoğumuz. Ben kendi ayırdığım bütçeyi, ne kadarının mantıklı, ne kadarının boşa gittiğini düşünmek bile istemiyorum. Zaman zaman bu konuda kendime telkinlerde bulunup tüketimi azaltma yoluna gidiyorum. "Eşin dostun, blogların gazına gelmesek ne güzel olur" konseptli yazılarım da mevcut hatta!
Lakin bu yazının konusu fazla tüketimden ziyade pahalı ve uygun fiyatlı kozmetik ürünleri arasındaki farklar olacak. Bu konudaki tutumum son 2 yıllık dönem içinde biraz değişmeye başladı ve net bir çizgiye oturma konusunda da ilerliyor.
Olay 3 parçadan oluşuyor bana göre;
*Drugstore diye tabir edilen uygun fiyatlı market ürünleri
*Orta sınıf ürünler ve
Hangi gruptan neyi tercih edeceğiniz büyük oranda maddi durumunuza ve yaşınıza bağlı olsa da, çoğunlukla sırf almış olmak için, bir şekilde sınıf atlamış hissetmek için, ya da başkalarına özenerek, gaza gelerek oluyor. Burada en önemlisi hangi sınıftan ne alınıyorsa alınsın bilinçli olmak bana göre.
Makyaja yeni başladığımda en çok yaptığım yanlışlardan birisi drugstore ürünlerine normal fiyatlarını ödemekti sanırım. Üniversite öğrencilik yıllarımın çoğu Max Factor ya da Loreal fondötenlere 50-55TL para ödeyerek geçti. Her nasılsa bu parayı ödediğimde, o mağazadaki en pahalı ürünlerden birisini aldığım için iyi bir ürün aldığım hissi uyandırıyordu bende. Şu an bu ürünlere etiket fiyatlarını asla ödemem. Zaten bu ürünler , biraz da sık sık indirime girdikleri için drugstore sayılıyorlar.
Orta ya da bir üst sınıf ürünlerle ilgili de düştüğümüz en büyük yanlış, çok fazla performans beklemek bana göre. Bunu bilinçli ya da bilinçsiz şekilde çoğumuz yapıyoruz. 60 liraya alınan bir makyaj malzemesi, 20 liraya alınan bir makyaj malzemesinin performansını 3`e katlamaz çoğunlukla. Evet 60 lira verdiğiniz belki (o da belki) biraz daha kalıcıdır, renk seçeneği daha fazladır, ambalajı belki daha sağlam, daha şıktır. Burada söylemek istediğim, "ucuza aldığınız ürün de aynı işi görür"`den ziyade, "fiyatla performansın çoğunlukla aynı oranda yükselmediği"`dir.
Belli markaları almanın verdiği tatmin diye bir şey de var tabii, hiç birimiz inkar edemeyiz ama ben kendim adıma şöyle yapıyorum genelde;
Benim için önemli olan ürün grubunda belli markalar dışına çıkmıyorum. Örneğin drugstore fondötenler içinden kendinize uygun olanı bulduğunuzda iyi performans verebilir ama ben onu tüm cildime her gün kullandığım için, daha güvendiğim, daha içime sinen markaları tercih ediyorum. Çok aklıma takılanları, içimin gittiklerini de alıyorum tabii arada bütçem doğrultusunda. Örneğin Mac`den 4`lü bir far paleti oluşturacağım ve bu bana 170TL`ye mal olacak ama biliyorum ki indirim zamanı The Balm`dan 30TL`ye alınan 10`lu-15`li far paletlerinden çok çok daha fazla performans vermeyecek. Bunu bilsem de çok hoşuma giden renkleri alacağım yine de, almazsam aklımda kalacak çünkü :) Ama "Bu Mac rujlar da çok popüler, benim de olsun " diye gider, atıyorum Cremesheen serisinden bir ruj alıp, yüksek performans beklerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.
Hele de cilt bakım ürünlerinde bu hataya düşerseniz çok yazık! 100`lerce lira da verseniz, cildiniz yeniden yaratılmayacak. Özellikle sivilce karşıtı ürünlerde insanlar bu tür bir yanılgıya çok düşüyorlar. Bütçelerini zorlayıp, bir umut gidip pahalı bir set alıp, "e buna da o kadar para verdik, kesin işe yarayacak" diye bir beklenti içine giriyorlar. (Zamanında ben de yaptım oradan biliyorum :p) Ama öyle olmuyor maalesef. Doğru ürünü bulmuşsanız etkisi daha yüksek, alerji riski daha düşük ve daha iyi bir markanın ürünlerini kullanmış oluyorsunuz o kadar.
İyi markalı ürünler kullanmayı hepimiz seviyoruz, sadece kozmetikte değil hayatın her alanında. Ama bana bir ürün sorulduğunda, genellikle "bütçeni fazla zorlamayacksa al" cevabına sığınıyorum. Yani bir kozmetik ürününe yüksek meblalar öderken, o meblayı ürünün performansından çok markasına ödediğinizi unutmayın. Özellikle cilt bakım ürünlerine fazla umutlar bağlamayın ve beklediğiniz performansı sağlamadığında, verdiğiniz paranın sizin için büyük bir kayıp olmayacağından emin olun derim!
Kısacası 1000TL`lik bir makyaj çekmecesi ile de 100TL`lik bir makyaj çekmecesi ile de hoş bir makyaj yapabilirsiniz. Pahalı markaların size vereceği manevi mutluluk, maddi yükünden daha daha fazlaysa eyvallah ama aksi taktirde başkalarının gazına gelmiş olacak ve hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
Kısacası 1000TL`lik bir makyaj çekmecesi ile de 100TL`lik bir makyaj çekmecesi ile de hoş bir makyaj yapabilirsiniz. Pahalı markaların size vereceği manevi mutluluk, maddi yükünden daha daha fazlaysa eyvallah ama aksi taktirde başkalarının gazına gelmiş olacak ve hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
Umarım aklımdakileri aktarabilmişimdir, sizin görüşlerinizi de sabırsızlıkla bekliyorum.
27 Şubat 2014 Perşembe
Daisy Nail Art:)
Yeni bir nail art ile karşınızdayım bugün, istedim ki havalar bu derece soğuk giderken bahar tadında bir nail art göstereyim size:)
Öncelikle manikürümde kullandıklarımı göstermeliyim:)
Bu çalışmanın yıldızı bana kalırsa H&M den aldığım metal tırnak stickerları, o kadar çok sevdim aklımda bir sürü nail art örneği var , sırayla yapıp paylaşmaya çalışacağım.
Elbette China Glaze aşkım durulmak bilmiyor, bu nail artta kullandığım Blonde Bombshell rengi ise tam aradığım simli bir ojeydi, Limango indirimiyle kavuştuğuma bir hayli mutlu oldum tabi:)
Nail Stickerlar ise bence bomba, dediğim gibi çok sevdim, pakette az miktarda oluşları beni tatmin etmedi sadece...
Fondaki Nude renk ise Mavala İstanbul serisindeki Galata rengi ise en sevdiğim diyebilirim, tam anlamıyla bir nude, çok hoş bana kalırsa...
Yapımı kolay ve görünümü nispeten daha sade durdu, yalnız doğruyu söylemem gerekirse, nail stickerlar çok dayanmıyor, gün içinde pıtır pıtır dökülüyorlar aslında tırnak yapıştırıcısı ile sabitlmek belki de daha mantıklı fakat ben zaten bir hayli kırılgan ve zayıf olan tırnaklarıma daha fazla zarar vermek istemediğimden kullanmıyorum, ama sizin tırnaklarınız iyi durumdaysa kullanmanız daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Nasıl sevdiniz mi bu tırnaklarımı?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)